Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | insan kaynaklı | man-made s. | ||
The problems in Zimbabwe are, to a great extent, man-made. Zimbabve'deki sorunlar büyük ölçüde insan kaynaklıdır. More Sentences |
||||
Genel | insan kaynaklı | human-induced s. | ||
Genel | insan kaynaklı | people-driven s. | ||
Genel | insan kaynaklı | human-driven s. | ||
Genel | insan kaynaklı | anthropogenically zf. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | insan kaynaklı afetler | human related disasters i. |
Genel | insan kaynaklı faktörler | man-made factors i. |
Telecom | ||
Telekom | insan kaynaklı gürültü | man-made noise i. |
Marine | ||
Denizcilik | insan kaynaklı tahribat | man made hazards i. |
Pathology | ||
Patoloji | insan, at ve bazı kuş türlerinde görülen virüs kaynaklı ensefalit | eastern equine encephalitis i. |
Environment | ||
Çevre | çevrenin insan kaynaklı bozunumu | anthropogenic degradation of the environment i. |
Çevre | insan kaynaklı afet | man-made disaster i. |
Çevre | insan kaynaklı afet | man-induced disaster i. |
Çevre | (insan kaynaklı zararın önlenmesi ve önceden haber verilmesi amacıyla) çevre gözetimi | doomwatch i. |
Çevre | yaban hayvanı popülasyonunu azaltan insan kaynaklı faktör | pressure i. |